DUYUŞ VE DÜŞÜNÜŞ
Sevdiklerim göçüp gidiyorlar birer birer
Ay geçmiyor ki almayayım gamlı bir haber.
Kalbim zaman zaman bu haberlerle burkulu;
Zihnim düşünceden dağınık, gözlerim dolu.
Kaybetti asrımızda ölüm eski hüznünü,
Lakayd olan mühimsemiyor gamlı bir günü.
Çok şey bilen diyor: ‘Gidecek her gelen nesil!
Ey sade-dil! Bu bahsi hayatında böyle bil!
Hiç durmadan, hayat öğütür devreden bu çark,
Ölmek sırayladır, sıralanmakta varsa fark.
İlmin derin görüşleri, aklın hükümleri
Doldurmuyor boşalmış olan hisli bir yeri.
Şiir Genel Durumu
Şiirimiz 6 bentten oluşuyor. Beyatlı, şiir boyunca bizi kafiyeler ve rediflerle karşılaştırmış. “Ok” şiiri hariç tüm şiirlerinde kullandığı gibi bu şiirinde de aruz veznini kullanmış. Kendisi zaten farklı yerlerde de belirttiği üzere şiirde ahenge çok fazla önem vermekte. Bunu şu sözünden daha da iyi anlayabiliriz: “Şiir, nesirden bambaşka bir niteliktedir; musikiden başka türlü bir musikidir. Şiirde nefes ve ses iki temel öğedir. Dize, ister hafif perdeden olsun ister gür olsun, kulağı bir ses gibi doldurmazsa halis şiir değildir.”
1. Bent
İlk bentten hatta bizi hoş karşılayan ilk kelimelerden anladığımız üzere o dönem için daha güncel bir dil kullanımını tercih ediyor Yahya Kemal. Uyak seçimi ise bizi musikiye yaklaştıran kısım oluyor. Şiiri ne zaman yazdığı bilinmiyor ancak 13 yaşında annesi Nakiye Hanım’ın ani ölümünden hayatında fazlasıyla etkilendiğine dair hikayeler mevcut. Bu şiirin yazıldığı dönemde birer birer giden sevdikleri annesi olmasa dahi onun acısıyla başlayan yığılgan bir süreçten bahsedebiliriz Yahya Kemal’e ölüm temalı şiir yazdıran. Bu şiirin yazıldığı yahut yazılmaya başlandığı tarihte ise şair için yoğun kayıplı bir dönem olduğunu anlamak zor değil.
2. Bent
Kendisi eğlenmeyi ve eğlenceyi seven bir şair olarak geçiyor anlatılanlarda fakat eğlencelerin zevki kesilmiş, buruk bir zamana dönülmüş şair için. Hayatına devam etme arzusu gütse de bu yoğun ölüm haberlerinin duygusal kesintilere uğrattığını anlıyoruz. Duygusal birisi olacak ki geçmiş haberlerden kaynaklı düşüncelerle gözleri dolabilecek bir insan. Hislerini yoğun ve zamansız yaşıyor. Beyatlı’nın şiir anlayışında duygular en ön plana çekilebilecek kadar önem arz ediyor. Hislerin, hissetmenin, duyguyu ve şiiri yaşamanın öneminden bahsediyor kendisi şu sözleriyle: “Şiir kalpten geçen bir hadisenin lisan halinde tecelli edişidir.” Bu kalpten geçen ölüm ve yokluk acısını ise şiirine işlemiş ölümsüz kılmak adına belki de.
Önceki bentte ve diğer bentlerde de göreceğimiz gibi bu bentte de uyak kullanmış, musikiyi yakalamaya çalışmış şairimiz.
3. Bent
Yaşadığı asırdan veya yeni nesilden memnun değil anlaşılan ki ölüm hüznünün eski yoğunluğunda yaşanmadığını anlatmaya çabalıyor. Şiirin yazıldığı kabaca tarihleri hesaba kattığımızda: Savaş, ekonomik kriz, kıtlık ve yeni kurulan bir ülke… Bu etkenlerin arasında yaşamak telaşında olan halk ölüme alışmış ve göz ardı etmiş sanıyorum. “Asrımızda” ifadesiyle anlıyoruz ki lakayd olan burada tek kişi değil de bir toplum, çoğunluk çatısı altında şairin dikkatini çekmiş. Kendi yaşadığı ve taze olan ölüm acısının yanında insanların böylesine bir yokluğa bu kadar kayıtsız kalabilmeleri kalbine dokunmuş şairimizin.
4. Bent
Burada artık ölümün kaçınılmaz ve hangi nesil, dönem, toplum olursa olsun ölüme yenik düşeceğini bunun değişmeyeceğini belirtiyor. “Çok şey bilen diyor:” kısmında ise ölümü bilmenin, ölümün farkında olmanın edinilebilecek üst bilgi düzeyi olduğunu anlıyoruz şair için. Her neslin gideceğini, herkesin bir gün mutlak ölümü tadacağını bilmek bilgi düzeyini çok olarak nitelemeye yeterli oluyor. “Ey sade-dil” söyleminde ise Yahya Kemal’in şiir anlayışına dönmüş oluyoruz bir kez daha. Kendisi Türk şiirinde yeniliği arayan bu yolda da dili sadeleştiren bir şairdi. Dili sadeleştirme çabası ve arzusu şiirde bu ifadeyle kendini göstermiş.
5. Bent
4. bentte de olan ölümün kaçınılmaz ve süreğen bir kavram olduğunu vurgusunu bu bentte de görüyoruz hemen. Ölümü hayat öğütmekle, hayat bitirmekle ilgilenen ve bunlardan sorumlu bir çarka benzetiyor şair. “Hiç durmadan” söylemi de yüzyıllardır bu çark düzenini böyle geldiğini ve böyle de devam edeceğini anlatmaktadır bizlere.
Ölümde bir sıra vardır ancak bu sıra biz, yaşayanlar, tarafından bir seçme hakkına tabi değildir. Bu sebepten olmalı ki devamında da ekliyor şair “sıralanmakta varsa fark” ifadesiyle. Kaçınılmaz ve sürekli olduğunu anlatmıştı bizlere burada ise her şeyin bir düzen çatısı altında ilerlediğini, bunun vaktinin bizler tarafından seçilememesini anlatarak belki de bu tüm ölüm sürecini daha da normalleştirmeye çalışıyor yazarak. Şairin kalbinde hissettiği ölüme karşı boğucu duygular arasında kaybolmak yerine bunların hepsine düzeni sebep göstererek bir açıklama yapmaya çalışması o dönemki acılarını dindirmek için de bir yöntem olsa gerek kendince.
6. Bent
Sona geldiğimizde artık bir şeylerin farkına varmış oluyor okuyan ve şair. Ölüme dair daha fazla kaçınılmaz, sürekli gibi vurgular bitmiş şiir içerisinde. Son bir acının çırpınışının yansıması gibi duruyor öylece bu bent. Ölen öldü, kalan kaldı şair için ve hayatına devam ediyor. Yahya Kemal’in geçmişini incelediğimizde de yoğun ve aktif bir eğitim, çalışma hayatı olduğunu görebiliyoruz. Ölenlerin ardından eğitime, çalışmaya devam etmesi, sürekli yeni şeyler öğrenme çabası her ne kadar gerekli ve üst bir mertebede olsa da şair için bu ilim etkeni yalnızda rasyonel boyutta kalıp ölümün getirdiği yokluk hissini doldurmaya bir çözüm değil olmamış ki bu dizeleri okuyabiliyoruz bugün. Ölümü, yokluğu, hüznü ilimle ve öğrenmeyle kıyaslayamıyor ikisini farklı kefelere koyuyor Beyatlı. Buradan da anlıyoruz ki o dönem onun için hüzünlü bir eğitim veya çalışma dönemine denk geliyor. Hislerden uzak, dünya işleri ve bilgileriyle dolmaya çalışan bir zihin boşluğundan bahsediyor bizlere.
Son
Ölümü ölümden ziyade de kalanı bize yaşattı şiir boyunca Yahya Kemal Beyatlı. Kalan ne düşünür, nasıl yaşar sorularına cevap aradı belki de kendisinde yıllarca. Kendi bahsettiği tanım olan şiirin kalpten geçen olayların yansıması olduğu fikri bu şiirinde bizlere açıkça gösterilmiş şair tarafından. Kendi kalbindeki eksikliği, hüznü anlatmış yahut anlatmaya çalışmış. Yazdığı şiirlerde mükemmel sonu arayan şair için bu şiir belki mükemmel olmasa da dönüp baktığımızda ölüm mefhumunu, kalanın yaşadıklarını incelikleriyle göstermiş bizlere.